Geçtiğimiz günlerde Darıca Belediyesi’nin Nisan ayı meclis toplantısında CHP’li Meclis Üyelerinin yaptığı açıklamalar kamuoyuna “denetim raporu” başlığıyla servis edildi.
Ancak o konuşmayı dikkatle dinleyen biri olarak açıkça söylüyorum: Bu rapor ne halk adına yazılmıştır, ne de denetim amacı taşımaktadır. Tam anlamıyla bir siyasi linç metnidir!
Bunların asıl derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.
Çünkü halkın gönlünde kendilerine yer edinemeyenler, her zaman olduğu gibi yine algı operasyonlarına sarılıyor.
Diyorlar ki “Seçime günler kala memnuniyet anketi yapılmış.” Ee? Ne var bunda?
Belediyenin vatandaşına kulak vermesi kadar doğal bir şey olabilir mi? Halkın ne düşündüğünü öğrenmek, hizmetlerin yönünü belirlemek için yapılan bu tür çalışmalar, demokrasinin ve katılımcı yönetimin bir gereğidir.
Anlaşılan o ki CHP’nin asıl rahatsızlığı; halkı dinleyen, halkın yanında olan bir belediyenin varlığı…
İftar yemeklerinden tutun da protokol hediyelerine kadar her hizmeti dillerine dolamışlar.
Ramazan ayında 250 bin nüfuslu Darıca’da iftar verilmeyecekse nerede verilecek? Belediye başkanı halktan kopuk, halktan uzak mı dursun?
STK’larla görüşmesin, çocuklara hediye vermesin mi? Belediyeyi mezara mı koysun istiyorsunuz da kıpırdamasın?
Hijyen seti dağıtılmış… Kadınlara! Neden? Çünkü ihtiyaç vardı. Ama bu bile rahatsız etmiş.
Çünkü onlar için halka hizmet değil, halka mesafe koymak daha makbul bir davranış biçimi.
Bir de utanmadan yerel basına verilen destekten yakınıyorlar. Çünkü onların derdi; kendi borazanlarından başka ses çıkmasın.
Gazetecilere destek olunduğunda hemen “tarafsızlık” masalına sığınıyorlar. Ama sormak lazım: İstanbul’da CHP’li belediyelerin kendi medyalarına aktardığı milyonlarca liralık kaynakları neden hiç gündeme getirmezler?
Belediye iştirakinden araç kiralanmış, kendi öz kaynaklarını verimli kullanmak için… Bu da batmış.
Çünkü klasik CHP zihniyeti, hizmeti değil dedikoduyu sever. “Çamur at, izi kalsın” politikasıyla, ne yaparsanız yapın eleştirilecek bir şey mutlaka bulurlar.
Ayrıca CHP’liler “Bu harcamalar helal değildir” diyor. Beyler , halk adına konuşacaksanız, önce halkı dinleyin.
Çünkü Darıca halkı, bu hizmetlerden son derece memnun. Verilen her kuruş onların hayatına dokunmuş. İftarda bir araya gelmiş, çocukları hediyeyle sevindirilmiş, ihtiyaç sahibi kadınlara destek olunmuş…
Ve en önemlisi: Kimin işleri yaptığı değil, kimin yüreğinden çıktığı belli olan bir hizmet anlayışı ortaya konmuş.
Şimdi size soruyorum: Hakkari’den baklava, Muş’tan kuruyemiş sipariş eden, özel kalem harcamalarıyla gündeme gelen CHP’li belediyeler ortadayken; Darıca’da vatandaşa verilen kalemi, çantayı, hijyen setini konuşmak gerçekten samimi mi?
Ben, Darıca Belediyesi’ni zamanında en çok eleştiren gazetecilerden biriyim.
Hatta bu eleştirilerim öyle yerindeydi ki, bizzat belediye yetkilileri de bunu her defasında kabul etti. Yanlışı gördük, yazdık; onlar da gereğini yaptı.
Ama bu meselede ne bir yanlış var ne de bir eksik.Gözümüzle görüyor, kulağımızla duyuyoruz. Kim ne derse desin; hizmet varsa, destek de vardır!
Beni bilen bilir: Gazetecilik refleksi bende her zaman ön plandadır. Bir haksızlık gördüğümde yazmadan duramam. Ama birilerinin siyasal intikam duygusuyla yürüttüğü haksız karalama kampanyalarına da sessiz kalamam!
Çünkü bu millet, hizmet edeni de laf üreteni de çok iyi ayırt eder!
Kalın sağlıcakla…
YORUMLAR